Yalnızlığın Yıldönümü
Yalnızlığın Yıldönümü
Nereden bakarsan bak,
sessiz kalışları
dört oldu.
Nereden bakarsan bak,
umarsız arayışları
dördü buldu.
Biri üçü severdi,
diğeri yediyi.
Şimdi,
neresinden bakarsan bak
bekledikleri ayrılık
onları buldu.
Serkan Demirbağ
Özgür Cengiz’den yeni şiir: Tutulma
TUTULMA
Özgür CENGİZ
gece
gerçeğin şair yorganıyla
örter bizi düşler
yüzümüzü yıkayınca
unuturuz
güneş
feneridir tanrının
sevgilisi için düştüğü çölüdür uzay
gündüzleri arar onu
bilmeden ayla kaçtığını
tanrıdan çaldığı sevgilisiyle
güneşin önünden geçtiği
öğle gezintisidir ayın tutulma
hediye eder anlamını
elleri günebakanlı
dünya insanlarına
tohumlarını
kimsesiz denizlere savuran
umut ağaçlarının gölgesinde
bir çocuk bahçesidir dünya
körebe oynanır
herkesin gözü bağlıdır
HASTA HANE
I
kanser
mor bir sessizliktir
şehrin gürültüsünde
uykudan yeni uyanmış
çocuk sersemliğiyle
gezinir evlerimizde Okumaya devam et
Artık Dizeler…
U
kalitesi dibini
bulurmuş büyük keyfin
hatları belirsiz
ucuz entarilerin suyu, yamasız da akarmış
gözlerime şeker at
daha tatlı bakayım
atlar terleyince aşk
damla damla kayarmış
bir bakıver sırtıma
kuru yerler var mıymış
üzerime seni ört
titrerken sarılayım
ellerim sesini
duyarmış ipliklerin
dikildikçe doğarmış yepyeni hürriyetler
bayraklar asılırmış uçlarından dizinin
topukları çabuk vur
ritmine tutunayım
yıkanmadan yenmesi
zararlıymış hepsinin
pürüzsüzlerin dahi
her elma bu mevsimden bir kerecik geçermiş
kabuklarıma dokun
acıyı unutayım
lekelerim dağılmış
dünyamın bucağına
her biri de doğuştan
yazgı tuhaf bir mefhum baş eğmeyen yanarmış
ıslığımı bir durdur
içinde kıvrılayım
M
kendini boğazlayan
kuzuların, dolarmış
kanı kavanozlara
tıkanan her damardan bir çağlayan kaçarmış
sıranı hiç bekleme
erkenden açılayım
gün kızartırsa da yüz
kızarırmış duymadan
utanmak ağrılıysa
her yanık deri bir gün yenisini açarmış
ser tezgahını bir
doruklara çıkayım
her gelene geçit
vermezmiş yüce dağlar
kırık bir bel ile
dümdüz herifin biri, uzak vize ararmış
utandır beni şimdi
kurnazca gülümseyim
haz kızartır yüz
kızarırmış bilmeden
utanmak da denilmez
pişmanlıktan ziyade duygular da yaşarmış
uçurtmalarımı gel de tut
imkansız ki döneyim
olmak kızartır meyvayı
dökülsün diye birden
ağaç ben’i yırtarmış
toprak arınmaya, sen’e ben’e muhtaçmış
döndür dolaştır lafı
böyle daha seveyim
A …Artık Dizeler
şarkılardan evvel aşk
şiirlerde uçarmış
BİÇİLMİŞ EKİNİN HESABI
Hrant DİNK’e
hepimizin içine gizli bir ülke
ekiliyor
biz yokken bir elma bahçesinde Okumaya devam et
Kırmızı Şiir
güneş batıyor
kenar mahalle
balkonlarında
çılgınca dalgalanan
rengarenk çarşafların
üzerine
bol salçalı yemekler
pişiyor tencerelerde
kızılcık şerbeti içip
kocasını bekliyor bir
kadın
kim bilir kaçıncı kez
gözünde gölgelerle
çabalıyor ışıktan
parmaklar
tutunmak için
öğle yemeğinin
masadaki izlerine
can havliyle fısıldıyor
güneş
dalgaların köpüklerine
biten günün utancını
çığlığım bir martı
kaybolan güneşe
Çentik
Seni andım bugün yine.
Yaşanmış yalnızlıklarımdan
Sana selam var,
Hiç yakınlaşmamış aramıza
O dar ve çürük yola… Okumaya devam et
İki yüz
Büyü değil
El çabukluğu marifet
geçip gidiyor yüzlercesi
bir bir önümden
bırakarak
dudaklarının kenarındaki burukluğu
fosforlu camın üzerine
ne kudretlisin sen isaret parmagi
listeler uzuyor
davetler ziyafetler
havalarda uçuyor
karşılıklı iyi dilekler
içkiler camdan cama
camdan cama aşklar
iki yüz
yanak yanağa
lekesi kalır
soluğu kesilse de
parlayıp sönen yüzlerin arasında
ikiyüz
bitişik mi yazılır ayrı mı
yaşarken yüzlercesi
yalnızca ışıltılı sayfalarda
HER YAZ
her yaz başladığında buluyorum
sonbaharlarda kaybettiğim seni
bir beyaz zambak küf tutuyor
yarım kalmış bir mısra
unutulmuş hatıralar arasında
seni beklerken
külümü kurcalıyor hatıraların
her yaz başladığında
kapınız suskun sırrına sadık
siliniyor gözlerimiz pencerenizden
vuran her yağmur damlasında
kalbim asfalttır artık üstünde ayak izlerin
ses gelir bir şehirden ses gelir
surlardan avlulardan aracılardan
kaçmak kaçmak kaçmak
senin(le) olduğu(m)n her yere
sana veremediğim hatıran, hala cebimdedir
Çetin Tankoç
Ardından
Ay parlamakta,
Ay ışıl ışıl,
Ay sureti ile denizin ortasında
Havanın soğuğu,
Yüreğimin ayazı vuruyor kayalara.
Bir orkestranın düzenli provası gibi
Dalgalar anlatıyor aslında
Hüzünle karışık duygular içindeyiz
Yaptığımız bencil hataların
Ekstrelerini ödemekteyiz.
Bir sandaldaydık senle ben,
Açıldığımızda güneşliydi hava
Geçinip gidiyorduk ufak tefek dalgalarla
Önlemimizi alamadığımız için
Yakalandık bizi dağıtan fırtınaya
Parçalandı sandalımız
Getiremeyiz bir araya.
Serkan Demirbağ